Kurumsal

Şubat 2010 Mesajı

Sayın Üyemiz

Büyük kentlerde yaşamak, zaman ile yarışı biraz daha öne çıkarır. Çalışan her insanın en temel sorunlarından birisi de zamandır. Teknolojinin iş ve yaşamı kolaylaştırıcı olanakları yanında örgütlü ve planlı iş yaşamı zamanı bir değer durumuna getirmiştir. Zamanı planlama, zamanı doğru kullanma konusunda yapılan çalışmalar; zamanın önemini vurgulayan anlamlı sözler bulunmaktadır: “Mutluluk başarıya, başarı ise zamanı doğru kullanmaya bağlıdır", “zaman; aklı, olgunluğu ve hizmeti artırmak için bize verilmiş en değerli sermayedir" gibi.

İSMMMO Yönetimi ve çalışanlarının temel ilkelerinin başında her zaman zamanı iyi değerlendirmek ve yönetmek gelmiştir.

Ancak, 16 Ocak 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 395 sıra No’lu “Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği"ne göre zaman, anlaşılması zor ve mantık kurallarını zorlayan bir biçimde israf edilmektedir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413’üncü maddesinde “Mükellefler, Maliye bakanlığından veya Maliye Bakanlığının bu hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulamaları" konusunda ikircikli durumda bilgi isteyebilecekleri, bu kurumların istekleri hemen karşılayacakları, ayrıca mükelleflerin alacakları yanıtlara göre de cezalı durumda kalmayacakları, belirtilmektedir.

Mükellef ve vergi sorumlularının kendileri için açık olmayan konulardaki yazılı sorularının Bakanlık ya da yetkili birimler tarafından yanıtlanması, başka bir deyişle özelgelerin verilmesi son derece doğaldır. Ancak adı geçen Tebliği’n  4’üncü maddesi." Özelge Talebinde Bulunabilecekler" başlığı altında ise

          “Mükellefler ile vergi sorumluları, bunların mirasçıları, yetki belgesine sahip kanuni temsilcileri veya vekilleri özelge talebinde bulunabileceklerdir.

          Odalar ve birlikler gibi mesleki kuruluşlar, üyelerine bildirmek üzere özelge talebinde bulunamayacak olup, talebin üyelerin kendileri tarafından yapılması gerekmektedir." denilmektedir.

Sayın üyemiz,

Bu yaklaşım Odaların, meslek birliklerinin Maliye Bakanlığı’ndan görüş isteyemeyecekleri anlamı taşımaktadır. Başka bir deyişle, meslek odaları belirli bir konudaki Bakanlık görüşünü sorup, aldığı yanıtı üyelerine toplu olarak bildiremeyecektir. SMMM Odaları olarak İstanbul’da onbinlerce, Türkiye genelinde yüzbinlerce üye tek tek Maliye’ye başvuracak, yüzbinlerce soruya Maliye ya da yetkili birimin vereceği yanıtlar uygulamaya sokulacaktır.

Bu Tebliği hazırlayanların zorunlu kıldıkları bürokratik işlemin gerektirdiği zamanı ölçme, değerini belirleme konusunda bir çalışma yaptıklarından kuşkuluyum. Çünkü asıl amaçları mükellef ve vergi sorumlularının içine düşecekleri duruma çare olmak değil de. meslek oda ve birliklerinin yönetsel gücünü azaltma sanıları olsa gerek!

Mükellefin hukuksal durumu düşünüldüğünde durum daha da karmaşıklaşmaktadır. Bir ‘Tebliği’n yasalar üstünde olamayacağı gerçeği düşünüldüğünde, mükellefin özelgesi gelene kadarki süreçte yasal sorumlu durumuna düşmesi yarın için iyimser olmamızı da ortadan kaldırmaktadır.

Bizim dileğimiz, ulusal ve mesleki çıkarlarımızında zamanın doğru ve gerçekçi biçimde kullanılmasıdır.

Saygılarımla

Yahya Arıkan
Başkan

 

395 SIRA NO'LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ

Resmi Gazete No 27464
Resmi Gazete Tarihi 16.01.2010

1. Giriş

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413 üncü maddesinde “Mükellefler, Maliye Bakanlığından veya Maliye Bakanlığının bu hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulanması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında izahat isteyebilirler.

Yetkili makamlar yazı ile istenecek izahatı yazı ile veya sirkülerle cevaplamak mecburiyetindedirler.

Alacakları cevaplara göre hareket eden mükelleflerin bu hareketleri cezayı istilzam etse dahi ceza kesilmez." hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre mükellefler ve vergi sorumluları, vergi durumları ve vergi uygulamaları bakımından kendileri açısından açık olmayan, tereddüt ettikleri hususlar hakkında yetkili makamlardan yazı ile izahat isteme hakkına sahip olup, yetkili makamlar da mükelleflerin yazı ile yapacakları taleplere yine yazıyla cevap vermek durumundadırlar.

Bu Tebliğ ile mükellef ve vergi sorumlularının izahat talebinde bulunmaları üzerine idarenin vereceği yazılı cevaplara (özelgelere) ilişkin müracaatın nereye yapılacağı, yetkili makamın neresi olduğu, özelge talebinin hangi konuları kapsadığı gibi hususlara açıklık getirilmektedir.

2. Özelgenin Konusu ve Kapsamı

Özelge, mükelleflerin ve vergi sorumlularının vergi durumları ve vergi uygulamaları bakımından, kendilerince açık olmayan ve tereddüt ettikleri konular hakkında yetkili makamlardan yazılı olarak açıklama talebinde bulunmaları üzerine yetkili makamlarca kendilerine verilen yazılı görüştür.

Özelge talebi, mükelleflerin ve vergi sorumlularının vergi uygulamaları ile ilgili işlemlerinin gerçekleşmesinden sonra yapılacak başvuruları kapsamaz.

Vergi Usul Kanununun 120 nci maddesine göre vergi hataları ile ilgili yapılan düzeltme talepleri ve anılan Kanunun 124 üncü maddesine göre Maliye Bakanlığınca incelenecek olan şikâyet yoluyla müracaat talepleri, özelge kapsamında değerlendirilmeyecektir.

Aşağıdaki konulara ilişkin olarak yapılan müracaatlar, özelge talebi kapsamında değerlendirilmeyecek ve yetkili makamlar tarafından cevaplandırılmayacaktır.

− Başkalarının vergi durumları hakkında bilgi ve izahat talepleri,

− Yargıya intikal etmiş olaylara ilişkin özelge talepleri,

− Hakkında vergi incelemesi yapılmakta olan mükelleflerce veya vergi sorumlularınca incelemeye konu olan işlemlerle ilgili özelge talepleri,

− Somut bir olaya dayanmayan, teorik hususlara ilişkin bilgi ve izahat talepleri,

− Mücbir sebep hali ilanı, vergi borçlarının terkini, belge düzenine ilişkin yetkilerin kullanılması gibi kanunlarla uygulamanın tespitine dair Maliye Bakanlığına yetki verilen konulara ilişkin talepler.

Öte yandan, mükellefler ve vergi sorumluları tarafından sözlü ya da yazılı olarak veya internet aracılığıyla, 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun veya 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu uyarınca yapılan talepler, özelge kapsamında değerlendirilmeyecektir. Söz konusu taleplerin gereği, Gelir İdaresi Başkanlığının ilgili birimlerince ve ilgili mevzuat çerçevesinde yerine getirilecektir.

3. Özelge Tayininde Yetkili Makam

Vergi Usul Kanununun 413 üncü maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden, gereksiz yazışmaların önlenmesi ve işlemlerin daha kısa sürede sonuçlandırılması amacıyla özelge tayinine Vergi Dairesi Başkanlıkları, Vergi Dairesi Başkanlığı bulunmayan illerde ise Defterdarlıklar yetkili kılınmıştır.

Buna göre mükellef ve vergi sorumluları, Gelir İdaresi Başkanlığından değil, doğrudan yetkili Vergi Dairesi Başkanlığı veya Defterdarlıklardan özelge talep edeceklerdir.

4. Özelge Talebinde Bulunabilecekler

Mükellefler ile vergi sorumluları, bunların mirasçıları, yetki belgesine sahip kanuni temsilcileri veya vekilleri özelge talebinde bulunabileceklerdir.

Odalar ve birlikler gibi mesleki kuruluşlar, üyelerine bildirmek üzere özelge talebinde bulunamayacak olup, talebin üyelerin kendileri tarafından yapılması gerekmektedir.

5. Uygulama Esasları

5.1. Özelge Talebinin Yapılacağı Yer

Özelge taleplerinin, mükelleflerin gelir veya kurumlar vergisi bakımından sürekli mükellefiyetlerinin bulunduğu Vergi Dairesi Başkanlıkları ile Vergi Dairesi Başkanlığı bulunmayan illerde Defterdarlıklara yapılması esastır.

Öte yandan, diğer mükellef veya vergi sorumlularının, ikametgâh veya kanuni merkezlerinin bulunduğu Vergi Dairesi Başkanlıkları ile Vergi Dairesi Başkanlığı bulunmayan illerde Defterdarlıklara; ikametgâhı veya kanuni merkezi bulunmayanların ise Ankara, İstanbul ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlıklarından herhangi birine başvurmaları gerekmektedir.

5.2. Özelge Talep Formu

Özelge talepleri, Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesinde bir örneği yer alan “Özelge Talep Formu" kullanılmak suretiyle yapılacaktır. Söz konusu form kullanılmaksızın yapılacak özelge talepleri kabul edilmeyecektir.

5.3. Özelgenin Hukuki Sonuçları

Vergi Usul Kanununun 369 uncu maddesinde, yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları vergi cezası kesilmeyecek hallerden biri olarak sayılmış, 413 üncü maddesinde de alacakları cevaplara göre hareket eden mükelleflerin bu hareketleri cezayı istilzam etse dahi ceza kesilmeyeceği belirtilmiştir.

Buna göre, kendisine verilen özelgeye uygun hareket eden mükellef veya vergi sorumlusuna, bu hareketleri cezayı istilzam etse dahi ceza kesilmeyecektir.

Öte yandan, mükellef ve vergi sorumlularının vergi cezasına muhatap tutulmamaları için, kendilerine verilmiş olan özelgenin, vergi uygulamaları ile ilgili işlemlerinin gerçekleşmesinden önce yapılan taleplere ilişkin olması gerekmektedir. Bir başka ifadeyle 369 ve 413 üncü maddeler itibariyle özelge, yetkili makamlarca verildiği tarihten önce gerçekleştirilen işlemlerden dolayı vergi cezası kesilmesini engellemeyecektir.

Diğer taraftan, Tebliğin ikinci bölümünde özelge kapsamında olmadığı belirtilen hallerin varlığına rağmen, idarece verilmiş olan özelgeler de 369 ve 413 üncü maddeler açısından hüküm ifade etmeyecektir.

6. Yürürlükten Kaldırılan Tebliğ

188 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “Şikâyet Yolu ile Başvurma" bölümü hariç diğer bölümleri bu Tebliğ ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Tebliğ olunur.

 

İSMMMO Hakkında

Geleceğe yönelik projeleriyle, üyelerinin gelişimini sağlayan; Şeffaflığı, denetimi, yeniliği savunan ve çevre sorunlarına duyarlı; Toplumumuzun aydınlatılmasına, akademik, mesleki kamuoyuyla güçlü işbirliği yaparak ekonomik kalkınmaya katkı sunan, lider kurum olmaktır.